Çokluk Kuruntusu: Tekâsür


Yeniden diriliş kaygısı taşımayan, sadece içinde bulunulan anı behimî zevklere göre yaşamak olarak tanımlayabileceğimiz dünyevileşme adı verilen sapmayı anlatan Kur’an kavramlarından biri de ‘tekâsür’dür.

Tekâsür, cimrilik, kıskançlık, tekebbür, istikbar, zulüm, tuğyan gibi kelimelerden oluşan kavram haritasının bir ferdidir.

Arapçada kesret çokluk demektir. Aynı kökten türemiş olan ve Türkçeleşmiş ekser ve ekseriyet kelimeleri çoğunluk anlamına gelir. Tekasür ise, bir şeyin çokluğuyla övünmek ve çoğaltmak isteği demektir.

Tekasür kelimesi (et-tekâsüru), birincisi, adını verdiği Tekasür suresinin ilk ayetinde, ikincisi de Hadid suresinin 20. ayetinde olmak üzere Kur’an’da sadece iki ayette geçmektedir. Bu durumda Tekasür kavramının aslına uygun şekilde anlaşılması için kaçınılmaz olarak, her iki ayette ifade ettiği anlama, kelimelerin bağlamına ve her iki ayetin anlam içeriğine bakmak gerekmektedir.

Tekasür suresinde tekâsür kelimesi, ‘çokluk kuruntusu’, ‘çoklukla övünmek’ anlamlarına gelmektedir. Arapçada insanlar karşılıklı olarak şan ve şöhret yarıştırmaya başladıklarında ‘tekâsera’l kavmu’ denmektedir. Tefâul vezni, eylemin birden fazla kişinin iştiraki ile işlendiğini göster için kullanılır. Tekâsür suresinin ilk ayetinde kınanan eylemi, bütün bir kavim işlemiştir. ‘Elhâ’ fiilî, ‘sizi oyaladı’ demektir. Kelimenin aslı olan ‘lehv’ eğlence ve gaflet demektir. Boş bir şeyle iğfal ve işgal eyleyerek oyalanmaya, işinden alıkoymaya lehv denmektedir. Kur’an’da ‘lehv’ kelimesine hiç de olumlu bir anlam yüklenmemiştir. Daha çok da, “dünya hayatının bir oyun ve eğlenceden ibaret olduğu” (dört ayet) bildirilirken kullanılmıştır. ‘Elhâ’ fiili ‘siz’ anlamına gelen ‘kum’ zamiriyle birleşince, sizi oyaladı, eğlendirdi anlamını ifade etmektedir. Bu durumda, “elhâkum et-tekâsur” ayeti, çokluk kuruntusu sizi öyle oyaladı, öyle kuşattı, gaflete ve eğlenceye öyle daldırdı ki… anlamına gelmektedir. Eğlenceye dalmak, eğlenceye yönelmek, kişinin başka güzel işlerden yüz çevirmesi, hatta onları unutması sonucunu doğurur. Bu inceliğe en güzel şekilde, Cuma suresinin son ayetinde dikkat çekilmiştir. Cuma namazı esnasında gelen bir ticaret kervanı ve beraberinde oluşan eğlenceye yönelerek namazı terk eden kimi Müslümanlar kınanmaktadır. Daha fazla

Hem Oruçlu Hem Sarhoş


Halil Cibran anlatıyor:”Gençliğimde, bir defasında, dağın öteki tarafında, sessiz koruda yaşayan yaşlı bir ermişi ziyaret ettim. Biz onunla oturmuş, erdemin doğası üzerinde konuşurken, bir haydut, yamacı tırmanarak yorgun argın yanımıza geldi. Ermişin önünde diz çöküp eğildi ve”Ey ermiş,” dedi, “kurtulmak, rahatlamak istiyorum. Günahlarımın yükü taşınmaz ağırlıkta.”

Ermiş, “Benim günahlarım da öyle,” dedi, “Taşıyamayacağım kadar ağır benim sırtımda.”

Haydut, “Fakat ben bir hırsızım, bir çapulcu…” dedi.

Ermiş, “Ben de öyleyim, hırsız ve vurguncu” diye cevap verdi.

Haydut, “Fakat ben aynı zamanda bir katilim,” dedi, “kurbanlarımın feryatları gitmiyor kulağımdan…”

Ermiş, “Ben de öyleyim” diye cevap verdi, “ben de katilim ve kurbanlarımın feryatlarından kurtulamıyorum bir türlü…”

Haydut bu sefer, “Ama benim işlediğim, o-hoo, daha bir sürü suç türü var” dedi.

Ermiş, “Benim de öyle” diye cevapladı. “Benim de işlediğim sayısız suçlar var.” Bunun üzerine haydut ayağa kalktı, ermişi süzdü, gözlerinde tuhaf bir ışık vardı ve giderken dağın yamacından hoplaya zıplaya aşağı indi.

Ermişe döndüm ve “Kendinizi niçin işlemediğiniz günahlarla suçlayıp durdunuz?” Daha fazla

Kenar

(Mesneviye göre) KİBİR ŞAŞKINLIĞI


Osman Nuri TOPBAŞ

(Mesneviye göre) KİBİR ŞAŞKINLIĞI

Mesnevî: “Yeryüzü, gökyüzüne teslîm olmuştur da «Ben bir esirim; ne dilersen yağdır!» demektedir.” (c.3, 452)

“Güneşten, onun üstüne ateş yağsa, yeryüzü o ateşe yüz tutmuştur. Ondan kaçmak şöyle dursun, o ateşe karşı yüzünü yerlere sererek, sessizce ona teslîm olmuştur.” (c.3, 450)

“Ey insanoğlu, sen de yeryüzünün bir cüz’üsün. Onun üstünde yaşıyorsun; sen de Allâh’ın buyruğuna, kazâ ve kaderine karşı gelme!..”

«Sizi topraktan yarattık.» âyetini duydun, işittin. Demek ki, Allâh da senin toprak olmanı istiyor, ilâhî emre karşı gelme!..”

“Allâh buyurdu ki: «Ey insan, dikkatle bak da gör, senin topraktan yaratılmış bedenine, rûhumdan bir tohum ektim, seni yücelttim. Sen bu toprağın bir tozu iken, seni üstün bir varlık yaptım. Sana akıl verdim, aşk verdim.”

“Sen bir hamle daha yap da, topraklığı, yâni tevâzu’u kendine sıfat, huy edin. Ben de, seni bütün yarattıklarımın üstüne emîr kılayım.»” (c.3, 453-456)

Mevlânâ yukarıdaki beyitlerinde, tevâzu’un insan için asıl ve hatta fıtrat îcâbı olduğunu ifâde etmektedir. İnsanın bedeni, topraktan hâsıl olan gıdalarla gelişip teşekkül ettiğine göre, onun bedenen aslı topraktır. Ruh ise Allâh’ın emirlerinden bir “emr”, yani iş ve fiil olmak itibâriyle Allâh’tandır. İnsanı bütün mahlûkâta üstün kılan ve yeryüzünde Allâh’ın halîfesi olarak telakkî ettiren âmil, insan bedenine ilâhî bir nefha (üfürme) ile dâhil olan ruhtur. İnsanoğlu, bedeninin aslı ve menşei olan toprak gibi mütevâzî olmakla mükelleftir. Vücûd madeninin, aslı olan topraktaki sıfat ile muttasıf olması, fıtrat icabıdır. Ancak bu fıtrî temâyüller, “akıl” ve “irâde” denilen iki kâbiliyetin doğru kullanılmaması netîcesinde zaafa uğrar, bozulur ve insan da tevâzûdan uzaklaşıp şeytanın sıfatı olan “kibir”le muttasıf hâle gelir. Bunun netîcesinde de o, kendi aslî tabiatına vedâ ederek taşıdığı yüce şerefe aykırı hareket etmiş olur.

http://abihayatkatreleri.darulerkam.altinoluk.com/mesneviye-gore-kibir-saskinligi/

Kemal Sayar: Modern Çağda İnsan Uyuşmak İstiyor


Prof. Dr. Kemal Sayar, Zaman Gazetesi’nden Fatih Vural’la yaptığı söyleşide “Modernizmin ‘benmerkezci’ yapısıyla insanı firavunluğa götürdüğünü” söyleyerek “Herkesin tanrılığa soyunduğu dünyada, adalet olmaz.” diyor.

Prof. Dr. Kemal Sayar, Zaman’da yayımladığı Anestezi Çağı makalesiyle, The Secret gibi çok satan New Age tarzı kitapların etkisini mercek altına aldı. Ünlü psikiyatr, bu kitapların Türkiye’deki alıcısının ‘buhranlı orta sınıf’ olduğunu vurguluyor. 

Prof. Dr. Kemal Sayar, Zaman Gazetesi’nden Fatih Vural’la yaptığı söyleşide “Modernizmin ‘benmerkezci’ yapısıyla insanı firavunluğa götürdüğünü” söyleyerek  “Herkesin tanrılığa soyunduğu dünyada, adalet olmaz.” diyor.

İşte birbirinden farklı soruların cevap bulduğu söyleşinin ayrıntıları… 

Fatih Vural / Zaman Cumartesi


Zaman’da yayımlanan Anestezi Çağı adlı makalenizde “Modern çağda insan uyuşmak istiyor.” diyorsunuz. Bu unutma isteği niye, insan kendi üzerine düşünmekten neden korkuyor?

Buradaki temel dürtü, insanın unutmak istemesi. İnsan ölümle karşılaşmak istemiyor. Buna kendisini muktedir hissetmiyor. Ölüm ona kırılganlığını ve bu dünya hayatının sonluluğunu hatırlattığı için, modern insan nazarında neredeyse tiksinti veren bir şeye dönüşmüş durumda.

Ölümü unutma isteği, ontolojik bir sorun. İnsanın kendi varoluşuna ait korku nereden çıkıyor?

Hayatı haz eksenli kurguladığınızda, o hazzın bitişi insana dehşet veriyor. Modern insan ‘şimdi’ ve ‘burada’ felsefesini özümsüyor. Her şeyin tatminini çabuk istiyor. Dolayısıyla ‘sınama yeri olarak dünya’ düşüncesi, rahatsızlık veriyor. Zincirlikuyu Mezarlığı’nın kapısındaki “Her canlı ölümü tadacaktır” ayetinden bile rahatsız oluyorlar. Bunu bilincimizin mahzenine hapsediyoruz. Hâlbuki insanı değerli kılan, öleceğinin bilincinde olması. Daha fazla

“Bildiklerini unut. ” diyor DOST.


 

“Gel al eline bir silgi, şu yeni başlayan güne bilgilerini silmekle başla. 

Zanlarını, yargılarını, önyargılarını ve dahi bütün genellemelerini koy bir çuvala ve hepten terk et. Gıybet etme sakın,… bil ki dedikodu denilen şey mıknatıs gibi kötü enerji çeker.

Kimsenin aleyhine konuşma, uzaktan atıp tutma, insanları kem dille yargılama, bil ki yanılırsın.
Birini nekadar çok aşağılar yahut dışlarsan, onun durumuna düşme ihtimalin o kadar artar.

Kainatın matemetiğidir.

Bir koyar, bir alır insan.

Bilmeden kendi hesabını dürer “

diyor DOST… “

“Hiçbir konuda emin olma

Kendini ayrıcalıklı sayma.

Konumuna ya da mevkine, ismine veya şöhretine güvenme.

Şu hayatta tüm zahiri kisveler sabun köpüğünden ibarettir.
Nazlı nazlı yükselir köpük, derken pat diye sönüverir.

Herzaman başkalarından öğrenmeye açık ol.

En iyi bildiğin konularda bile köşeli düşünme, büyük konuşma.

Cümlenin sonuna nokta değil, ünlem değil, virgül yahut üç nokta koy.

Açık bir kapı bırak daima.

Ne kadar bilsen de hiçbirzaman yeterince bilemeyeceğini unutma.

Tevazudan şaşma.

Ancak ozaman kurtulabilirsin bilginin cehaletinden. “

diyor DOST…

Şems-i Tebrizi


 

Harika manzaralar eşliğinde dinlendirici bir müzik..

(Regaib Kandilimiz Mübarek Olsun..)

 

http://www.youtube.com/embed/MOKseXu8FOs

 

 

  

Utanmayı Unuttuk


İlk defa itiraf ediyorum, çocukluğumun geçtiği evde mutfağımızın arka penceresi arkada oturan komşumuza bakardı. Bir yaz, komşumuz evini üç aylığına İstanbul’dan gelen akrabalarına bırakıp gitti. Ben o zaman İstanbul’u çocuk aklımla o kadar büyük görüyordum ki İstanbul’dan gelmek benim için uzaydan gelmek gibi bir şeydi…

Meraklıydım ve çaktırmadan yeni gelen komşularımızı ara sıra tülün arkasından seyrediyordum… O zamanlar çocuk kalbimde iyi bir şey olmadığını hissederek kaçamak seyirlerle ve suçluluk duygusuyla karışık bir halde hemen camın önünden çekilirdim… Ne giydiklerini, ne yediklerini merak ederdik. Hayatlarını bahçede yaşadıklarından ve hayli gürültülü olduklarından, bir dizi seyreder gibi üç ay boyunca seyrederken, kaçamak bakışlarla vicdanımız arasında gidip geldiğimi hatırlıyorum…

Şimdiyse geldiğimiz noktada facebook adı verilen gözetleme kulemizde arkadaş olarak tıkladığımız herkesin hayatını yirmi dört saat gözetliyoruz da Daha fazla

Kalp kabı kırılınca…


Papaza kızıp oruç bozulmaz, der atasözü. Lâkin yanında aynı safta namaza durup ha bire dirseğiyle itekleyip durursa biri, dönüp bir şey desen namazın bozulacak, cemaati kaçıracaksan, bir şey demesen huşû ve huzurun elden gidiyorsa, en önemlisi de onun kendisinin de namaz kılıyor olmaktayken kendi huzuru bozuk haline bir anlam veremezsen…

Namazıyla ilgilenmek yerine seninle uğraşmayı görev edinmiş, sen de onun seninle uğraşmaları sebebiyle ister istemez her dürtmesinde onunla uğraşır hale gelmişsen şaşkın vaziyette ve kendi namazınla ilgilenemez olmuşsan…

Bu teşbihi yaparken tam burada aklıma Efendimizin(a.s.m) namazdayken sırtına atılan işkembe geldi. Ama yine de onu atan cehaletin babası ve karşı safın azılısıydı. Bense bu benzetmeyi, ‘içerden’ yapmaya çalışıyordum.

Gerçekten dıştan gelen darbeler güçlendiriyor insanı ve düşmanın attığı taş ‘gazi’ unvanı getiriyor belki. Daha fazla

Sigarayı Bırakmanın Püf Noktaları


\" border=

15 yaşında başladığım sigarayı, 25 yaşımda bıraktım. DUMANINI YEL ALDI, PARASINI EL ALDI. 🙂 Sağlık kısmına girmek bile istemiyorum. Dilek olay tam 10 yıl sigara içtikten sonra bırakmak TUHAF BİR DUYGU. Bugün 27 yaşındayım ve yaklaşık 2 yıldır SİGARA İÇMİYORUM.

Ne bir ilaç tedavisi, ne bir elektronik sigara yani tamamen ZİHİNSEL BİR KONTROL ile bunu başardım.

Bugün sizlere NASIL? SİGARAYI BIRAKTIĞIMI ANLATACAĞIM… Umarım bu deneyimim sizlere IŞIK olur.

Sevgili dostlar, sigarayı bırakmadan önce zaman zaman sigarayı bırakmam gerektiğini düşünüyordum. Hatta bırakma teşebbüslerine de girişmiştim. Bu bırakma teşebbüsleri ve sigarayı bırakamam beni bir hayli üzüyor, moralmen çöküntüye itiyordu. Ama SİGARAYI BIRAKMALIYDIM…! Daha fazla

Sıfır Km Önyargı


Birçok insan önyargılarını sıralarken güçlü bir mantık yürüttüğünü zanneder. Mark Twain, seyahatin önyargının en iyi ilacı olduğunu, dar görüşlülerin görüş açılarını genişlettiğini belirtiyor.

Melih Arat

Sayısız insan mutlu bir yaşamın hayalini kurar. Ama onlara göre bu dünyadaki problemli insanlar ve sistemdeki bozukluklar, insanın mutlu olabilmesine izin vermez. Adeta kişi ne yapmak istiyorsa, o yapmak istediğine engel olacak özel bir şey yapar ya da söylerler. Bir devlet dairesine gittiğinizde işini yapacak kişi yerinde yoktur ya da orada bir kuyruk vardır ya da bir evrak eksiktir. İşi yolunda gitmez. Yola çıkar, trafik tıkalıdır geç kalır. Evde ya da ofiste masasında / dolabında bir evrak arar, aradığını bulamaz. Eşinden bir şey ister, istediğini alamaz. Resmi bir şey yapmak ister, yapmak istediğini yapmasına mevzuat müsait değildir. İkinci el otomobil alır, otomobili aldığının ikinci günü arıza yapar. Tam evden çıkacağı sırada Daha fazla

Kafası Karışık Olanlara…


Kafası Karışık Olanlara…

“Onu mu yapsam, bunu mu yapsam diyorsanız, belirsizlik durumu zihninizi esir almışsa ihtiyaç duyduğunuz cevap bu yazının içinde olabilir.”

Melih Arat

İnsana en çok zaman kaybettiren şey, kafanın karışık olmasıdır. Birçokları kafa karışıklığını tercihler arasında seçim yapamama ya da belirsizlik dolayısıyla karar alamama gibi durumlarda yaşar. İnsan kafa karışıklığını en çok bir karar almak istediği zaman hisseder. Kafa karışıklığı kafadaki enformasyon karmaşasının düzensiz bir şekilde insanın zihnine gelmesidir. Karar alma konusuyla ilgili akla gelen birçok başka konu ve mesele yarattıkları yargı ve sorgu işaretleriyle, insana ne yapacaklarını şaşırtırlar. Örneğin birisiye evlenmeyi düşünen ama bu düşüncesini ona açmamış biri, bir taraftan evlilik sonrası para kazanma imkanlarını, nerede oturacaklarını, potansiyel eşinin ailesini düşünür ve bütün bu konularla ilgili gelen düşünceler kafayı karıştırır. Gelen düşüncelerin bir kısmı yargıdır. Daha fazla

Previous Older Entries