EŞLERİN EVLİLİĞE DAİR BEKLENTİLERİ


Beklentiler en büyük hayal kırıklıklarımızın kaynağını oluştururlar. Buna rağmen farkında olduğumuz ve her fırsatta hayalini kurarak en ince ayrıntısına kadar düşündüğümüz, konuştuğumuz ve diğerleriyle paylaştığımız beklentiler vardır.

 Ayrıca kendimizin bile bilmediği, kendimizden de gizlediğimiz bir dizi daha beklentimiz vardır ki ne olduklarını ancak bulamadığımızda anlarız…

Diyebiliriz ki davranışlarımızın iki etkileyicisinden birisi, geçmiş yaşantılarımız ve aile sistemimizde aldığımız yaralardır. İkincisi ise geleceğe dair tasarladığımız beklentilerimizdir. Bütün davranışlarımız bu bilinçli ve bilinç dışı beklentilerimizle şekillenir. Daha fazla

Erkek ve Kadının Farklı Algıları


Erkek ve Kadının Farklı Algıları

Son sözü baştan söyleyerek başlayayım. Sosyal medyada sıklıkla kadınların ve erkeklerin birbirlerinden şikâyet eden cümlelerini ya da imalarını okuyorum. Kimi zaman açıktan bazen ise üstü örtülü şikâyetler değişik biçimlere bürünebiliyor. Kadınlar ve erkekler, şikâyet etmek için ayırdıkları zamanı karşı cinsi daha iyi anlamak için harcasalar muhtemelen bu denli şikâyete de gerek kalmayacak.

Erkekler ve kadınlar

“Erkek, sevmekten mutlu olur; kadını mutlu eden ise sevildiğini bilmektir” derler. Bu deyiş, genel anlamda kabul edilebilecek bir doğruyu ifade ediyor. Kadınların sıklıkla “Beni seviyor musun?” veya “Beni ne kadar seviyorsun?” gibi sorularının arkasındaki mantık, bu doğruyu var eden nedenler olmalı.

Kadınlar duymak ve bilmek isterler ama aksine, erkekler de bu konuda biraz cimri sayılırlar. Sevgi sözcüklerini kadınlar kadar kolay kullanabildiklerini söyleyemeyiz. Ama bu durumu, genelde erkeklerin kabalıklarına ve anlayışsızlıklarına bağlamak da haksızlık olur. Erkeklerin sessizliklerinin arkasında çoğu zaman anlaşılabilir nedenler olduğunu kavramak gerekir. Ayrıca bu nedenler de anlaşılamaz veya öğrenilemez sırlar değildir. Daha fazla

SEVGİNİN DİLİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?


Sevginin de dili var. Çok basit davranışlarla evliliğinizi kalıcı, mutlu ve daha huzurlu kılabilirsiniz.

Rektör Tarhan sevgi dilinin sırlarını anlatıyor.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan evliliği ayakta tutan temel duygulardan birinin sevgi olduğunu vurgularken, sevginin ifadesinde dilin büyük önem taşıdığına dikkat çekiyor. Sevginin ifade edilişi ve algılanışı kişiden kişiye farklılık gösterirken çiftlerin birbirinin sevgi dilini bilmesinin öneminden bahsediyor.

Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan sevginin de bilinmesi gereken dilinin olduğunu belirtiyor. Evliliği ayakta tutan temel duygulardan birinin sevgi olduğunu ifade eden Rektör Tarhan eşlerin birbirlerine sevgi duymadığı evliliklerin sağlık yürümediğini, bittiğini söylüyor. Tarhan sevgi kadar ifade biçiminin de önemli olduğuna dikkat çekiyor.
Tarhan;

SEVGİNİN DİLLERİ VE RENKLERİ VAR

“Evlilikte sevginin olması kadar onun, eşler arası iletişimde karşılıklı olarak ifade edilmesi ve her iki tarafın da bunu algılaması da önemlidir. Daha fazla

Kadınlar ne ister, Erkekler ne anlar?


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

TİMSAHLA filin dillere destan evliliğini duymuşsunuzdur belki. İki sevgili evlendikten sonra, birbirlerine kendileri için “en değerli” olanı verme yarışına girerler. Timsah gölden en güzel balıkları çıkarıp sevgilisi file ikram eder. Fil de pek sevdiği yeşil yapraklarının en tazelerinden çırpıp sevgilisinin önüne atar. Fakat sonuç hüsrandır. Otçul olan fil için balıklar, etçil timsah için de tazecik yapraklar hiç de değerli değildir. Çift, sonunda anlar ki, herkesin kendisi için “en değerli” olanı vermesi iyi niyetli ancak teknik olarak yanlış bir davranıştır; hem iyi niyetli hem de teknik olarak doğru davranış eşi için “en değerli” olanı vermektir. Sonuç olarak, fil timsaha hortumuyla tuttuğu ve zaten yemeyeceği balıkları, timsah da gölün dibinden kopardığı ve zaten sevmediği tazecik yosunları vermeye başlar. Mutlu olurlar; çünkü birbirlerini anlamaya vakit ayırmışlardır. İkisi de “Ben elimden geleni yapıyorum ya!” savunmasına girmemiştir. Daha fazla

Birbirinize Elbisesiniz


Birbirinize Elbisesiniz

RABBİMİZ, Kur’ân’da eşleri birbirlerinin elbisesi olarak tarif eder. Bizim fıtratımızı bizden iyi bilen Rabbimizin eşleri elbiseler diye tarif etmesi, hiç şüphesiz, sonsuz manalar içeriyor olmalı. “Elbise”nin anlamı ve çağrıştırdıkları üzerinden eşimizi anlamaya çalışabilir miyiz?
Başkalarına elbisenizle görünürsünüz. Elbisenizin temizliği, sağlamlığı, rengi ve şıklığı dışarıya verdiğiniz mesajdır. Elbisenizin güzelliği ile kendinizi önemsediğinizi ve önemli olduğunuzu ifade edersiniz. Kirli, pejmürde, dağınık, sökük, yırtık bir elbise kendinize değer vermediğiniz anlamına gelir. Şu halde, “Elbisemden bana ne?” deme hakkınız yoktur. Kendinizi elbisenizle tanıtırsınız; o kimliğiniz olur, kişiliğinizi ortaya koyar. Elbisenizde olabilecek her türlü kusur, size mal edilir; kişiliğinizden kaybettir. Daha fazla

Toplumsal Görev ve Sorumluluklar


Toplumsal Görev ve Sorumluluklar

a) Sevgi, Kardeşlik ve Dostluk

İslâm ahlâk literatüründe muhabbet, meveddet gibi kelimelerle ifade edilen sevgi duygusu, insanın hemcinsleriyle arasındaki ilişki ve kaynaşmasının en önemli unsuru ve dolayısıyla toplumsal hayatın kurulması ve güçlendirilmesinin vazgeçilmez şartı olduğu için Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadislerde müslümanların kardeş olduğu belirtilerek (meselâ bk. Âl-i İmrân 3/103; el-Hucurât 49/10) onlar arasında güçlü bir sevgi bağı kurulması öngörülmüştür. Gerçek anlamda ilk müslüman toplumun kurulduğu Medine’de, Mekke’den göç edenlere kucak açan Medineli müslümanlar Kur’ân-ı Kerîm’de, “Onlar, hicret edip yanlarına gelenleri severler” (el-Haşr 59/9) diye takdir edilir. Bunların muhacirlere yaptıkları yardımlar sebebiyle Kur’ân-ı Kerîm’de, “ensar” (yardım severler) diye anılmaları (et-Tevbe 9/100, 117) ve bütün İslâm tarihi boyunca sadece bu isimle ebedîleşmeleri, İslâm ahlâkında sevgi ve onun ürünü olan dayanışmanın önemine işaret eder.

 Ünlü müslüman düşünür Fârâbî (ö. 339/950), Fusûlü’l-medenî adlı ahlâk ve siyaset kitabında bir ülkenin bireylerini ve nesillerini bir araya getirip kaynaştıran en önemli gücün sevgi olduğunu belirtir. Fârâbî’ye göre toplum sevgiyle kaynaşır, adaletle yaşar. Sevgi ya doğal ve kendiliğinden olur (ana babanın evlâdını sevmesi gibi); ya da iradî olur. İradî sevgi, ancak başta Allah’a iman olmak üzere insanların ortak inançlarda ve (adalet, doğruluk, dürüstlük, cömertlik, edep, hayâ gibi) faziletlerde birleşmeleriyle mümkündür. Bu suretle birbirini seven ülke insanları, kendilerinkiyle birlikte sevdikleri diğer insanların yarar ve mutluluklarını da düşünürler. Böylece aralarındaki birlik ve kaynaşma daha da artar. Buna karşılık birbirini sevmeyen bireyler, birbirinin yararını ve mutluluğunu da istemezler.

Gazzâlî ise benzer açıklamalar getirerek konuyu derin bir vukufla işlediği İhyâ’ın ilgili bölümünde sevginin derecelerini özetle şöyle sıralar: İnsan öncelikle kendisini ve kendi varlığının devamını sağlayan şeyleri, ikinci olarak da Daha fazla

Sadakatsiz koca: In, Müslüman koca: Out


Bu yazıyı mümkünse sadece hanımlar okusun. Önceden, “İçkisi-kumarı, kadını/kızı yoktur.” denilen erkekler, eşler tarafından renksizlikle suçlanıyor. Müslüman erkekler nasıl ‘out’ oldu?

Bu yazıyı mümkünse sadece hanımlar okusun. Kız kıza aramızda “çuvaldızı kendimize batırmamızı” gerektirecek bir yazı kaleme alayım dedim.

Aile büyükleri eskiden kız istemeye gittikleri evlerde oğullarını tanıtırken: “Oğlumuz çok efendidir. İçkisi-kumarı, kadını/kızı yoktur. Başı önünde işten eve, evden işe gider gelir. Namusludur. Dürüsttür.” derlerdi.
Şimdi bu cümleleri rafa kaldırmazsanız oğlunuz evde kalır, benden söylemesi! Ya da iki günden hanımı onu evden atar veya terk eder.
Niye mi?
Günümüzün –sözüm ona-dindar/açık görüşlü hanımlarının evlilik hakkındaki fikirleri değişti. Daha fazla

Aşk artık bir hikâyedir


 

 

Aşk artık bir hikâyedir.

“Küntü kenzen mahfî” (Ben gizli bir hazine idim bilinmek istedim), Aşk Hadisi, sahihliği tartışmalı olsa da sufi geleneğin etrafında döndüğü mihveri verir. Gelenek aşk etrafında döner çünkü.

Onun varlığı, müfredatı, sanatı, estetiği aşk olmaksızın izah edilemez.

Gerçi burada söz konusu edilen ve Kur’an’da adı ya da müştaklarının geçmediğine zahidlerce sürekli dikkat çekilen aşk, ruhun, dünyevi gerçekliğin kayıtlarından alabildiğine sıyrılarak maveraî gerçekle yüz yüze geldiği cezbe halini işaret eder. Daha fazla

Aşk ki Vardır, Gerisi Vesairedir…


 
 
 

Aşk ki Vardır, Gerisi Vesairedir…

 

Eski âşıklar sevgili uğrana ölmeyi bir ideal, bir amaç bilirlermiş. Onlar, uğruna ölünecek sevgililer buldukları için bahtiyar idiler. Gün gelir, sevgililer de âşıklarını sever umudunu içlerinde durmadan büyütüyorlardı. Oysa aşk, iki kişi arasında asla eşitlenmeyen bir şeydi. Allah, âşığın uğraştığı sevgiyi maşuktan esirgemişti. Bunun içindir ki âşıklar, ya kendilerine verilen derdin aynısının sevgiliye de verilmesi ya da sevgilide ki vurdumduymazlığın aynısı ile kendilerine de ihsanda bulunması için yakarır dururlar. İsterler ki, Allah aşkı seven ile sevilen arasında eşit bölüştürülsün… Oysa aşk bu demek degildir. Daha fazla

Birbirimizi ne kadar teselli edebiliyorsak, o ilişki o kadar iyi bir ilişkidir.‏


 

Birbirimizi ne kadar teselli edebiliyorsak, o ilişki o kadar iyi bir ilişkidir.‏

İki insan arasında var ve aslolan şeyin “ilişki” olduğuna inanırım. Arası bozuk olan iki insan arasındaki temel mevzu ilişkiyse, arası iyi olanların da sahip oldukları o “iyi şey”in ilişki olduğu aşikârdır.

İyi bir ilişkinin ölçütleri nelerdir? Bu soru zihnimin bir kenarında hep durur. Alt alta dizilmiş maddelere yenilerini ekleyebilirim umuduyla.

“Birbirini çok sevmek” desem, sevginin hissî yönünün bugün varsa yarın yok da olabileceğine çokça şahit oldum. Aşk desem, hiç değil. Aşk zaman zaman nefrete bile kolayca dönüşebiliyor. Aşk ve şevkle evlenen insanların birkaç ay sonra en kısa yoldan boşanma yolları aramaları hiç de nadirattan değil. Aşkın ve âşığın kendisi teselliye muhtaçtır.

Şimdi bir cevabım daha var. Bir kitabın ismi dikkatimi çekti ilkin. Aradığım ölçütlerden birini daha bulduğumu biliyordum. Kitabın (Teselliler Kitabı) sonundan başladım okumaya. Daha fazla

Previous Older Entries